20 Haziran 2012 Çarşamba

İşte cennetteyim


Herkesin hayalini süsleyen bir tatil vardır. Kimisi macerayı, kimisi doğayı, kimi yemeyi kimi de tarihi sever. Ancak tüm bu zevkleri bir kenara bırakıp sadece alabildiğine turkuvaz denzin tadını çıkarmak beyaz kumlarda güneşlenmek herkesin ömürlük tatil planları arasında gelir. Maldivler ise bu listede herhalde ilk sırada olur.
Balayı tatilim için İstanbul'dan Dubai aktarmalı olarak yaklaşık 10 saatte ulaştığımız Maldivlerin başkenti Male'ye varınca ayak basınca yolculuğun aslında yeni başladığını anlıyorsunuz. (Bu herkes için geçerli değil. Otel seçimi önemli. Biz en güneydeki adalardan birindeki bir oteli seçtiğimiz için business ve ekonomi sınıfı bir yolculuğun ardından pervaneli 20 kişilik bir uçak ve ardından yarım saatlik hız teknesi bizi sersemletti.) Uçak içerisinde sadece havaalanınn bulunduğu Male'ye iniyor. Uçaktan inişe geçerken ise aşağıyı mutlaka seyredin. Dünyada olduğunuza inanamıyorsunuz. Burası gerçekten cennet olmalı diyorsunuz. Yaklaşık 2 bin mercan adasından oluşan Maldivler'de her ada bir otelden oluşuyor. Birkaç ada ise birleşerek bir atolü oluşturuyor. Bazı adalar ise bize komik gelse de şehirleri temsil ediyor.

Havalimanından sonra otelinize ulaşmak için iki seçeneğiniz var. Şanslıysanız yani oteliniz havalimanı yakın bir atoldeyse havalimanından feribotlarla otelinize ulaşabiliyorsunuz. Bir başka seçenek ise (bunun için öncesinde rezervasyon şart) deniz uçağıyla otelinize ulaşmak.

Ancak eğer gideceğiniz otel bizimkisi gibi ülkenin en güneyindeki atollerden birindeyse o zaman haydi yeni bir yolculuğa. Öncelikle havalimanının iç hatlar bölümüne gidilip oradan yaklaşık bir saatlik bir uçuşla Kaadhoo Havalimanı'na varıyorsunuz. Yolculuk hala bitmedi. Yine bir adanın üstünde olan havalimanının hemen önünde sizi feribotlar bekliyor. Hız yapan bu deniz araçlarıyla da yaklaşık yarım saatlik yolculuğun ardından otele ulaşıyorsunuz. Ancak hangi atolde kaldığınız yolculukta çok önemli.

Deniz, tüm yorgunluğu unutturdu

Başka bu yorgunluğu kaldıramayacağınızı düşüncesinizde turkuvaz renkli adalardan birine gelince tüm yorgunluğu unutup kendinizi bir an önce denize atmak istiyorsunuz.Lakin hiç beklemeden atıyorsunuz.Maldivlere gidenler "The Art of Doing Nothing (Hiçbirşey yapmama sanatı)" sloganını iyi bilir. Lakin, Maldivlerde bir tatil hiçbir şey yapmanın dayanılmaz hafifliği olarak anlatılıyor. Önünüzde masmavi değil, alabildiğine beyaz kumsallar, tropik ağaçlar... İster bir hafta kalın isterseniz bir ay Maldivlere tek yapabildiğiniz şey denize girmek ve dinlenmek. Bazı oteller ekvator çizgisine de turlar düzenliyor ancak çok yaygın değil. Özellikle de o güneşte deniz, kum, güneş ve tembellik yapmak varken kimse bu turlara rağbet etmiyor. Ayrıca dalış da tercih edilebilir. Ancak şnorkel yaparken hatta yüzerken bile birçok deniz canlısıyla karşılaşıyorsunuz. Balıklarla yüzmek için çok derinlere gitmeye gerek yok. Yüzerken yanınızda kocaman bir deniz kaplumbağası ya da rengarenk bir balıkla karşılaşmak insanı heyecanlandırıyor.

Güneşlenmek ise özellikle Maldivlerin yüksek sezonuna denk gelen aralık-ocak-şubat aylarında özellikle öğle saatlerinde imkansız. Bu nedenle öğle saatlerinde denizde kimseyi görmüyorsunuz. Öğleden sonra ise insanlar yavaş yavaş serinlemek için kendilerini denize atıyor. Akşamüstü ise kumsalda yerler alınarak canlı bir müzik eşliğinde güneşin batışını seyretmek Maldivlerin olmazsa olmazlarından



4 yıldızlı ekonomik oteller de var

Maldivlere otel seçimi önemli. Uzun yolculuktan hoşlanmayanlar için yakın atollerdeki 5 yıldızlı oteller uygun. Ancak uluslarası zincirleri seçmekte fayda var. Lakin bazı otellerde damak adınıza uymayan lezzetlerle karşılaşmak içten bile değil. Maldivler sanıldığı gibi dünyadaki zenginlerin özel uçaklarına binerek gittikleri bir yer değil. Avrupa, son dönemde ise özellikle Çin'den çok sayıda orta ve orta üstü gelir grubu tatil için burayı seçiyor. Özellikle de Çinlilerin yılbaşına denk gelen ocak sonunda otellerde yer bulmak imkansız. Daha ekonomik bir tatil yapmak isteyenler ise uluslarası zincirlerin 4 yıldızlı otellerini tercih ediyor. 5 yıldızlı otellerde Hilton ya da Sheraton gibi zincirler 4 yıldızlılarda ise Robinson Club tercih edilebilir.Tatiliniz sonunda sürpriz bir faturayla karşılaşmamak için tam pansiyon bir ödeme şekli tercih edilebilir. Maldivlerde herşey dahil çalışan otellerin sayısı oldukça az. Genelde oda kahvaltı, yarım pansiyon ya da tam pansiyon seçenekleri bulunuyor. Ancak adadan dışarıda yemek gibi bir alternatif olmadığından süpriz faturayla karşılaşmamak için tam pansiyon bir konaklama şekli en garantisi.



Tropik meyvelere doyun

Yemek konusuna gelince... Eğer uluslararası bir zincirdeyseniz yemek hiç problem değil. Burayı bir kıtlık adası gibi düşünmeyin. Uluslararası zincirlerde yemekler tam anlamıyla bolluk ülkelerini hatırlatıyor. İtalyan mutfağından Uzakdoğu lezzetlerine kadar herşeyi bulmak mümkün. Ancak bu cennet adalarda insanı en mutlu eden şey tropik meyveler.
Maldivlerde sizi başka bir dünyadan gelmiş gibi kılan şey ortamın verdiği huzur. Deniz, kum, güneş bir yana o atmosfer insanı bütün stres ve yorgunluktan arındırıyor. Dönüş yolu ise en acı deneyim. O atmosferi bırakıp giderken yeniden şehrin karmaşasına döneceğiniz için bir mutsuzluk kaplıyor insanın içini. En acı sahne ise size mükemmel servisleriyle mükenmel bir deneyim yaşatan otel personelinin sizi feribota uğurlayıp arkasınızdan el salladığı sahne. Bunu yaşamayı gerçekten istemezsiniz. Ama yaşadığınız bir haftanın tüm ömrünüz boyunca unutamayacağınız bir deneyim olduğunu bilmek insanı rahatlatıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder