24 Kasım 2012 Cumartesi

Mersin'in bir başka yüzü

Kanlıdivane Antik Şehri görülmesi gerekenler yerler listesinde ilk sırada

En güzel ve en yaşanılır sahil şehirlerinden Mersin, son günlerde turizmde yeni bir marka yaratmaya hazırlanıyor. Antalya kadar güzel sahillere sahip olmasına rağmen bu zamana kadar bu avantajını kullanamayan Mersin, bundan sonra hem tarih hem de deniz turizmiyle adından söz ettirecek. Şehirde gezilecek, görülecek çok yer olmasına rağmen bugüne kadar bu potansiyelinin değerlendirememiş. Mersin ve turizm deyince ilk akla gelen yerlerden bir Kız Kalesi. İstanbul’daki Kız Kulesi’nin bir benzeri olarak yapılan Kız Kalesi denizin içine inşa edilmiş ve benzer bir hikayeye sahip. Kız Kulesi’nden tek farkı ise uzun yaz ayları boyunca tatilcilerin böyle bir manzara eşliğinde deniz girmesine yardımcı olmasında. Kız Kalesi’nin bulunduğu sahil etrafında küçük oteller bulunuyor. Beklentilerinizi çok yüksek tutmayın ama kalacak yer ararsanız bu oteller yardımınıza koşuyor. Yazlık yerlerinden olan Akkum, Limonlu, Erdemli ise denize girebileceğiniz yerler arasında. Yazın 40 dereceyi geçen sıcaklardan kaçan Mersinlilerin yazlıkları da bu bölgelerde bulunuyor.



Zeus’un yolu buradan da geçti

Sadece deniz kum ve güneşli bir tatil hayal etmiyorsanız bir tatil ve kültür de arıyorsanız Mersin’de daha fazlası da var. Antalya- Silifke Yolu yönünde ilerlediğinizde Cennet -Cehennem karşınıza çıkıyor! Cennet Çöküğü ve Cehennem Çukuru denen bu iki yer bir arazinin ortasında binlerce metre derinliğinde iki ilginç çukurdan oluşuyor. Bu çukurlara bir yer altı akarsuyunun yol açtığı biliniyor. Ancak rivayetlere göre tanrılar kralı Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon'u burada bir kavgada yenip, onu Etna Yanardağı'nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsettiğine inanılıyor. Çukurun alt bölümlerine doğru bir mağara kilisesi de dikkat çekiyor.


Cennet ve Cehennem Çukuru’nun biraz ilerisindeki Astım Mağarası hem derinliği hem de şifa sunan özelliğiyle dikkat çekiyor. Astım hastalarına iyi geldiğine inanılan bu yeri sağlık amacıyla ziyaret edenlerin sayısı da bir hayli fazla. Bitmek bilmeyen dik merdivenlerden aşağı inebiliyorsanız kendinizi şanslı sayın. Eğer kalp sorununuz varsa dik ve dar merdivenlerden inmeyi göze alamayabilirsiniz.
Astım Mağarası sarkıt ve dikitleriyle dikkat çekiyor
Şifa bulmak isteyen astım hastaları da
mağaranın yolunu tutuyor



Kanlıdivane Ören Yeri ve Antik şehri de Mersin’in tarihine ışık tutuyor. Açıkçası buraya gelirken Mersin’de böyle bir tarihi şehirle karşılaşacağım aklıma bile gelmezdi. Bir açık hava müzesi niteliğindeki yer eminim çok az tanınıyor. Yeterli tanıtım çalışmaları yapılmadığından bölge insanı gelen misafirlerini getiriyor. Benim gittiğimde yabancı turist yok denecek kadar azdı. Olanlar da tarihçiler ya da gerçekten tarihe meraklılar olmalı. Ancak Tarsus’taki turizm hareketleriyle birlikte burası da gelişeceğe benziyor.



Tantuni, gözleme, sıkma börek

Mersin'in en ünlü lezzeti tantuni
Kanlıdivane’ye giderken yol üzerinde bölgenin özel lezzetlerinden gözleme ya da ‘sıkma börek’çilerle karşılaşacaksınız. Mutlaka deneyin. Yeme –içme kültürüyle ise Mersin gastronomide Antalya’nın de önüne çekerek bir fark yaratabilir. Bölgenin en ünlü lezzetlerinden tantuniyi denemeye değer. Başka yerde yediklerinize benzemediğine iddiaya girilebilir. Et bölgenin vazgeçilmez tatları arasında. Ciğerci Apo’da şiş ciğerin tadına bakmanızı tavsiye ederim. Restoranlarda çok fazla sunulmuyor ancak Mersin’in ev yemeklerini de tatmalısınız. Haşlanarak yapılan içli köfte, yuvalama çorba ve daha neler neler. Bunun için en iyisi bir eve misafir olun.


Sakın Narlıkuyu'ya uğramadan dönmeyin!
Burası gerçek anlamda cennetten bir köşe

Eğer balık seviyorsanız bunun için tavsiye edilecek ilk yer Narlıkuyu. Yazın denizin içine kurulan masalarda ayaklarınızı denize sokarak yemek yiyebilirsiniz. Burada lagos balığını mutlaka deneyin, ayrıca bölgede Arap patates olarak bilinen limonlu ve sarmısaklı patates kızartmasını da başka bir yerde bulamayacağınızı söylemekte yarar var.


15 Ekim 2012 Pazartesi

Komşuda 'sıcak' tatil


Turkuvaz renkli plajlar turistleri çekiyor



Tatil arayışında hem denizin güneşin tadını çıkarıp hem de rahat edebileceğimiz bir yer olması çok önemli. Bu nedenle de kendimizeyakın yerleri seçeriz. Komşu Yunanistan'ın sıcak kültürü ve insanlarına rağmen kalabalık ve popüler Mikanos, Santorini, Rodos gibi adalarında hem yer bulmak hem de insan kalabalığında dinlendirici bir tatil yapmak artık zor ( Her ne kedar krizle birlikte adalara olan ilgi azalsa da hala tatil için kalabalık mekanlar) İşte bu özellikler kafanızı karıştırıyorsa Thassos tam size göre. Thassos’ta tatil için aylar öncesinden rezervasyon yapıp pahalı uçak biletleri almaya gerek yok. Arabanıza atlayıp İpsala Sınır Kapısı’ndan geçtikten sonra 2 saat sonra kendinizi bu sevimli adada bulabilirsiniz.
Thassos tatiline Trakya’da köy kahvaltısı ile başlayın. Evden kahvaltı etmeden çıkın. Benim gibi sabah kalkar kalkmaz kahvaltı eden biri bile Trakya kahvaltısı için açlığa dayanabildiyse siz hayli hayli dayanırsınız. İstanbul’dan çıkıp yol boyunca ayçiçeği tarlaları arasından yolculuktan sonra İpsala Sınır Kapısı’ndan geçiyorsunuz. Biz geçerken hiç sıra yoktu. Bu nedenle tahmin ettiğimizden daha kısa bir zamanda geçtik. İsterseniz sınırdak, duty freeden alışveriş de yapabilirsiniz.


45 DAKİKALIK DENİZ YOLCULUĞU
Thassos'un en güzel koylarını biri Aliki

Sınırdan geçtikten sonra Türkiye'den çıktığınızı anlamadığınız 1,5 saatlik bir yol sizi bekliyor. Herşey o kadar biri andırıyor ki yurtdışına çıkmış hissetmiyorsunuz. Sınırdan sonra tabelaları takip edip Keramoti'ye gidip oradan Thassos vapuruna bineceginiz limana geliyorsunuz. Vapur her saat başı kalkıyor. Bu nedenle birini kaçırsanız bile acele etmenize gerek yok. Kadıköy Haydarpaşa arabalı vapurunu andıran bu vapurda 45 dakika suren bir yolculuktan sonra Thassos'a ulaşıyorsunuz. Biz limanın hemen karşısında kalan butik otelde kaldık. Eşyaları otele bıraktıktan sonra 5 dakika yürüme mesafesindeki halk plajina gittik. Plajda giriş ve şezlonglar ücretsiz sadece içecekler ücretli. Deniz ise mükemmel…



SIMI'DE DENİZ ÜRÜNLERİNİ TADIN

Aksam Thassos'un merkezindeki Simi isimli restoranda Ege mutfağının tüm lezzetlerini tattık. Burası adanın en iyi deniz ürünleri restoranlarından. Çevredeki mekanlar boşken insanlar yemek için saatlerce önünde beklemesinden belli...
Başlangıç için susamlı fetta peyniri, fırında domates soslu peynir ve her çeşit deniz ürününü mutlaka deneyin. Sonrasında ise Yunanca yazılan bu nedenle adını okuyamadığım köşedeki dondurmacıya mutlaka uğrayın.
Thassos’taki tüm oteller apart ya da butik otel kategorisinde. Daha iyi bir seçim için adanın sayılı 5 yıldızlı otellerinden Ilio Mare tercih edilebilir. Güzel bir beach club’ı var. Ayrıca odaları, havuzu ve imkanları da adadaki diğer otellere standartların üstünde. Otelin iç dekorasyonu da görülmeye değer. Cool bir Akdenizli havasında. Fiyatlarsa kriz nedeniyle 225 eurodan 150 euroya düşmüş. Ancak kesinlikle bu fiyata değer.

DÜĞÜN HEYECANI
Biz tatilin ikinci gününü bu otelde geçirdik. Arkadaşımız Aziz ve Deniz bugün burada evlendiler. Gün boyu beach clubta vakit geçirdikten sonra aksam 6 kişilik düğün yemeğinde çok eğlendik. Türk ve Yunan müzikleriyle dans edip garson kızların bize sirtaki öğretmesiyle egece son buldu.
Otelin personeli çok misafirperver ve güleryüzlü. Hepimiz bu otelde kalmadığımıza pişman olduk. Ancak Thassos'a gidenlere tavsiye edilebilecek bir yer. Hem hizmet anlayışı hem de sıcak ve güleryüzlü çalışanlarıyla görülmeye değer. Düğünü atlattıktan sonra ertesi günü plajda geçirdik. Ada etrafinda inanılmaz güzel koylar var. Aliki ise bunlardan biri. Öyle yüksek sesli plaj partileri ya da 5 yıldızlı bir hizmet yok burada. Öğlen yemek yenecek bir iki tesis var. Biz Beautiful Alice'te yemeğimizi yedik. Oldukça salaş bir yer. Plajda öğle yemeği için standart çok yüksek değil ama kötü de değil. Kalamar ise denenmesi gerekenler arasında. Bir de yöresel lezzet için güveçte musakka denenebilir. Deniz sonrası yemek için biraz ağır ama denemeye değer.

Tüm günü Aliki'nin turkuaz sularıda geçirdikten sonra aksam et yemek için tavsiye üzerine ortaçağ köyünü Theologos'a gidiyoruz. Buradaki restoranlar et konusunda uzman. Özellikle de kuzu eti denemeye değer.Bize biraz ağır geliyor ancak et sevenler için görülmesi gereken bir yer. Üstelik masaya bizim boğma rakı olarak bildiğimiz ‘home made uzo’ servis ediliyor. İçerken dikkat edin kokusu bile oldukça keskin. Çıkışta ise irmik helvası ile sizi uğurluyorlar.




2 Eylül 2012 Pazar

Kültürde umudumuz Şuppi

Hatay'da bulunan Hitit Kralı Suppiluliuma'nın (kısaca Şuppi olarak adlandırılıyor) 3 bin yıllık heykelinin Türkiye'nin 2013 tanıtımlarında kullanılacak . Her ne kadar sinirli bir tablo olsa da özellikle gözler üzerine yapılan vurgu Şuppiyi eğlenceli hale getiriyor. Birçok ülke turizmde kendisini temsil edecek bir figür ararken Suppiluliuma, Türkiye'nin kültür turizmindeki karakteri olacağa benziyor. Bu heykel ile 2013'te Türkiye'nin kültür turizmine ağırlık verecek bir politika izlemesi bekleniyor. Bu da müze girişlerinin artması anlamına gelecek. Belki de İstanbul'a gelen ve müzeleri gezen turist Şuppi'yi soracak. Bir sonraki seyahatinde Hatay'a uğrayacak. Ya da daha bilinçli gelenler İstanbul seyahatine Hatay'ı da ekleyecek. Bu aslında sadece Şuppi'yi görmek anlamına gelmiyor. Türkiye'nin tüm kültürel ve tarihi varlıklarının ön plana çıkması anlamına geliyor. Kültür turizminde hak ettiği yeri bulamayan Efes, Aspendos, Herapolis, Hattuşaş, Sagalassos, Sarissa ve diğerlerinin dünya gündemine gelmesine belki de Şuppi yardımcı olacak.

20 Haziran 2012 Çarşamba

İşte cennetteyim


Herkesin hayalini süsleyen bir tatil vardır. Kimisi macerayı, kimisi doğayı, kimi yemeyi kimi de tarihi sever. Ancak tüm bu zevkleri bir kenara bırakıp sadece alabildiğine turkuvaz denzin tadını çıkarmak beyaz kumlarda güneşlenmek herkesin ömürlük tatil planları arasında gelir. Maldivler ise bu listede herhalde ilk sırada olur.
Balayı tatilim için İstanbul'dan Dubai aktarmalı olarak yaklaşık 10 saatte ulaştığımız Maldivlerin başkenti Male'ye varınca ayak basınca yolculuğun aslında yeni başladığını anlıyorsunuz. (Bu herkes için geçerli değil. Otel seçimi önemli. Biz en güneydeki adalardan birindeki bir oteli seçtiğimiz için business ve ekonomi sınıfı bir yolculuğun ardından pervaneli 20 kişilik bir uçak ve ardından yarım saatlik hız teknesi bizi sersemletti.) Uçak içerisinde sadece havaalanınn bulunduğu Male'ye iniyor. Uçaktan inişe geçerken ise aşağıyı mutlaka seyredin. Dünyada olduğunuza inanamıyorsunuz. Burası gerçekten cennet olmalı diyorsunuz. Yaklaşık 2 bin mercan adasından oluşan Maldivler'de her ada bir otelden oluşuyor. Birkaç ada ise birleşerek bir atolü oluşturuyor. Bazı adalar ise bize komik gelse de şehirleri temsil ediyor.

Havalimanından sonra otelinize ulaşmak için iki seçeneğiniz var. Şanslıysanız yani oteliniz havalimanı yakın bir atoldeyse havalimanından feribotlarla otelinize ulaşabiliyorsunuz. Bir başka seçenek ise (bunun için öncesinde rezervasyon şart) deniz uçağıyla otelinize ulaşmak.

Ancak eğer gideceğiniz otel bizimkisi gibi ülkenin en güneyindeki atollerden birindeyse o zaman haydi yeni bir yolculuğa. Öncelikle havalimanının iç hatlar bölümüne gidilip oradan yaklaşık bir saatlik bir uçuşla Kaadhoo Havalimanı'na varıyorsunuz. Yolculuk hala bitmedi. Yine bir adanın üstünde olan havalimanının hemen önünde sizi feribotlar bekliyor. Hız yapan bu deniz araçlarıyla da yaklaşık yarım saatlik yolculuğun ardından otele ulaşıyorsunuz. Ancak hangi atolde kaldığınız yolculukta çok önemli.

Deniz, tüm yorgunluğu unutturdu

Başka bu yorgunluğu kaldıramayacağınızı düşüncesinizde turkuvaz renkli adalardan birine gelince tüm yorgunluğu unutup kendinizi bir an önce denize atmak istiyorsunuz.Lakin hiç beklemeden atıyorsunuz.Maldivlere gidenler "The Art of Doing Nothing (Hiçbirşey yapmama sanatı)" sloganını iyi bilir. Lakin, Maldivlerde bir tatil hiçbir şey yapmanın dayanılmaz hafifliği olarak anlatılıyor. Önünüzde masmavi değil, alabildiğine beyaz kumsallar, tropik ağaçlar... İster bir hafta kalın isterseniz bir ay Maldivlere tek yapabildiğiniz şey denize girmek ve dinlenmek. Bazı oteller ekvator çizgisine de turlar düzenliyor ancak çok yaygın değil. Özellikle de o güneşte deniz, kum, güneş ve tembellik yapmak varken kimse bu turlara rağbet etmiyor. Ayrıca dalış da tercih edilebilir. Ancak şnorkel yaparken hatta yüzerken bile birçok deniz canlısıyla karşılaşıyorsunuz. Balıklarla yüzmek için çok derinlere gitmeye gerek yok. Yüzerken yanınızda kocaman bir deniz kaplumbağası ya da rengarenk bir balıkla karşılaşmak insanı heyecanlandırıyor.

Güneşlenmek ise özellikle Maldivlerin yüksek sezonuna denk gelen aralık-ocak-şubat aylarında özellikle öğle saatlerinde imkansız. Bu nedenle öğle saatlerinde denizde kimseyi görmüyorsunuz. Öğleden sonra ise insanlar yavaş yavaş serinlemek için kendilerini denize atıyor. Akşamüstü ise kumsalda yerler alınarak canlı bir müzik eşliğinde güneşin batışını seyretmek Maldivlerin olmazsa olmazlarından



4 yıldızlı ekonomik oteller de var

Maldivlere otel seçimi önemli. Uzun yolculuktan hoşlanmayanlar için yakın atollerdeki 5 yıldızlı oteller uygun. Ancak uluslarası zincirleri seçmekte fayda var. Lakin bazı otellerde damak adınıza uymayan lezzetlerle karşılaşmak içten bile değil. Maldivler sanıldığı gibi dünyadaki zenginlerin özel uçaklarına binerek gittikleri bir yer değil. Avrupa, son dönemde ise özellikle Çin'den çok sayıda orta ve orta üstü gelir grubu tatil için burayı seçiyor. Özellikle de Çinlilerin yılbaşına denk gelen ocak sonunda otellerde yer bulmak imkansız. Daha ekonomik bir tatil yapmak isteyenler ise uluslarası zincirlerin 4 yıldızlı otellerini tercih ediyor. 5 yıldızlı otellerde Hilton ya da Sheraton gibi zincirler 4 yıldızlılarda ise Robinson Club tercih edilebilir.Tatiliniz sonunda sürpriz bir faturayla karşılaşmamak için tam pansiyon bir ödeme şekli tercih edilebilir. Maldivlerde herşey dahil çalışan otellerin sayısı oldukça az. Genelde oda kahvaltı, yarım pansiyon ya da tam pansiyon seçenekleri bulunuyor. Ancak adadan dışarıda yemek gibi bir alternatif olmadığından süpriz faturayla karşılaşmamak için tam pansiyon bir konaklama şekli en garantisi.



Tropik meyvelere doyun

Yemek konusuna gelince... Eğer uluslararası bir zincirdeyseniz yemek hiç problem değil. Burayı bir kıtlık adası gibi düşünmeyin. Uluslararası zincirlerde yemekler tam anlamıyla bolluk ülkelerini hatırlatıyor. İtalyan mutfağından Uzakdoğu lezzetlerine kadar herşeyi bulmak mümkün. Ancak bu cennet adalarda insanı en mutlu eden şey tropik meyveler.
Maldivlerde sizi başka bir dünyadan gelmiş gibi kılan şey ortamın verdiği huzur. Deniz, kum, güneş bir yana o atmosfer insanı bütün stres ve yorgunluktan arındırıyor. Dönüş yolu ise en acı deneyim. O atmosferi bırakıp giderken yeniden şehrin karmaşasına döneceğiniz için bir mutsuzluk kaplıyor insanın içini. En acı sahne ise size mükemmel servisleriyle mükenmel bir deneyim yaşatan otel personelinin sizi feribota uğurlayıp arkasınızdan el salladığı sahne. Bunu yaşamayı gerçekten istemezsiniz. Ama yaşadığınız bir haftanın tüm ömrünüz boyunca unutamayacağınız bir deneyim olduğunu bilmek insanı rahatlatıyor.


12 Şubat 2012 Pazar

Cennete beş kala

Herkesin hayalinde egzotik bir adada tatil yapmak vardır. Maldivler, Bali, Seycheller... Bu hayalin gerçeğe en yakın olduğu zaman ise balayı tatilleri gibi gelir bana. Benim balatı hayalimdeki yer ise Maldivlerdi.
2011 Eylül ayında evlendikten sonra Ersin'in izninin olmaması ve evlilik hazırlıklarındna dolayı aşırı yorgun oluşumuz, 10 saatlik bir yolculuğu kaldıramayacak olmamız, en önemlisi de eylülde Maldivlerde kötü sezon olması nedeniyle balayı yapamadık.

Ocak ya da şubat ayına erteledik. Ocakya da işler birbirini takip etti, balayımız yine ertelendi. Ancak şubat sonu için vakit bulabildik ve hem uçak hem de otel rezervasyonumuzu yaptık. Bizi orada nelerin beklediğini tahmin edebiliyorum ama yine de bilmiyorum. Balayı tatili kusursuz bir tatil olmalı. Türkiye'deki çoğu otelde mükemmel servis kalitesi ve güleryüzden sonra orada nelerle karşılaşırız bilmiyorum ama ortamın kendisi bile kendini herşeyden izole etmeye yeter dite düşünüyorum.
Bugüne kadar çok yer gezdim, son 3 yıldır ise seyahatlerin azaldı. Egzotik bir yere ise hiç gitmedim. Bu nedenle balayı önceki bu yazımda şimdilik sadece duygularımı paylaşabiliyorum. Yaşadıklarımı ise balayı sonrasında gerçek deneyimler ve fotoğraflarla paylaşacağım.